18 Kasım 2013 Pazartesi

DİP

İnci mi umdum sanıyorsun derin sulara dalarken ?
yosuna dolandım,
su ile bulandım,
gözümün ferini uğurladım ..gitti..
inci ne ki..

Kıymetliye ulaşmak için tutmaz insan nefesini
kıymetli olan, nefesini kesmeden gelendir !

6 Kasım 2013 Çarşamba

Sayfada Silgi izleri


Yazıp yazıp siliyordum. İzlerin üzerine yazmak zorunda kalıyordum sonra. Yazım bir hattat elinden çıkmış gibi değildi elbette, hoş öyle olsa bile alttaki izler boğardı zarif harfleri. İzlerin üzerine daha kabaca yazılmalı öyleyse dedim. İçerik katmerlendikçe biçimi bozuluyor sayfamın. İşte beyaz ve siyah sınırını  böyle yitirdim. Sınır ihlaliydi hayat..Gri olandı. Griyi güzel bulmak için verdiğim çabaydı. Bembeyaz sayfa üzerinde narin harflerle yazılmış bir hayat gördüğümde, kendi sayfamı saklamadan, kıvırılmış  uçlarımı düzeltmeye çalışmadan öylece tüm izimle serilmeyi öğrenmekti. Bir oyuncu için yüz çizgileri ne demekse, yazan kişi için de 'sayfada silgi izleri' onun gibi bir şey işte..

21 Ağustos 2013 Çarşamba

SINIR

.aklımın sorularını kalbime
kalbimin sorularını aklıma sormuyorum artık,
Lisanı ayrı iki memlekette
birbirlerini hiç görmeden büyümüş
iki kardeş gibi onlar.
Ne zaman karşılaşsalar hasretle sarılırlar,
hançerleri ceplerinde saklı..

18 Temmuz 2013 Perşembe

KAYIP

..Normal hayatıma dönebilmek için ''İsteyerek unuttuklarım'', giderken yanlarında  ''unutmayı istemediklerim''den de birer parça götürüyordu...Antibiyotik içmek gibiydi şu unutmak..Kaşıkla veriyor sapıyla gözümü oyuyordu.  Üçüncü şahısların beni ilgilendirmeyen sızılarında irkilme-meyi başardığımda anladım gözümün olmadığını...
Zamanla onun yokluğunu da unutacaktım..

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Anlat

başkasının başına gelen mucizeler...sanki benim!
Onları tanıyorsam ve anlatmaya layık bulmuşsa beni..
dahil oldum demektir mucize zincirine..
her mucisenin kökü düğümdür çünkü..
çözebildiğin
çözebileceklerimi müjdeler..

NAFİLE

tüm bunları konuşarak anlattığını mı sanıyorsun ?

eyleyerek anlattığın

silinir mi nefesinin sesli silgisiyle

özür dileme!

3 Temmuz 2013 Çarşamba

KÖK

Bahçeden  koparılmış bir gül dalı
Tam öldüm derken su ile buluşur
Ve anlar,  bundan böyle
Toprak uzak,
Kök uzak,
Gök uzak
Aynı bunun gibidir işte
Sen gidersin
Ben bir kahve yaparım kendime...

6 Ocak 2013 Pazar

Geçerken

Yol biter mi
Bitmez
sen yürüsen de bitmez
yürümezsen zaten bitmez

bitmez oğlu bitmez işte
Yürümeyi seçti bizimki
Kış olunca
Karlı tepelerde kara bir boncuk ,
Yaz gelince çiçekli tarlalarda karınca
misali göründü,
Yürüdü ha yürüdü…
Dünya yuvarlak ise
Sonu yoktu yolların
Gitmek yok ise
Geçmek denebilirdi
Bu eyleme
Bilerek varamayacağını,
Bilerek beklenmediğini,
Bilerek aslında gitmediğini…
Geçti…
Dönüp dolaşmaktı onunkisi,
Çemberin içinde.
Maksat çemberin çapını öğrenmek
Nerde başlar nerde biter bu çember
Görmek !

Bir de çemberde sabit duranlar vardı
Onlar sedirlerinden kalkmaz,
Onlar görmek için bakmazlardı,
Önlerinden gelip geçti bizimki
10 kez, bin kez
Kış geçti
Yaz geçti---
Kaç kundura eskitti geçe geçe
Şikayet etse, kime ?
Ağlasa kime ?
Durdu dinlenmek için bizimki
Ve bir soru sordu kendine,
Madem geçe geçe gidilmiyordu
Madem gidilse de varılmıyordu
Onun hakikati
Kelimeleri çatıp cümlecikler yapmaktı belkide..
Anladı,
Ayağı toprağa değsin diye delinmişti kundurası
Saçları bir ağacın köküne karışmak için dağınıktı
Dünya onu çekmişti kendine
Bizimki de
Çekilmişti
seve seve
Başladı geçtiği yerlerden cümleler toplamaya,
Cümlecikleri birleştirip, kasabalar, kentler kurmaya...
Derken rengi değişti,
mavi ve yeşil
sonra biraz toprak kızılı
sonra yaprak sarısı
derken uçarı ve hafif
eridi renkten renge
hiç bitmedi ama
berraklaştı
sonra uçarı ve hafif bir tüy gibi
devam etti yoluna…..